Красивата, жизнерадостна и своенравна Фериде не е типичното турско момиче от последните години на Османската империя. Тя израства в богато и уважавано семейство, получава добро образование и наследство, но осмисля съществуването си чрез личната саможертва. Влюбва в своя братовчед, който също отговаря на чувствата й. В деня на сватбата Фериде научава за друга жена в живота на любимия си. Гордостта не й позволява да преглътне обидата и я изпраща из най-затънтените кътчета на Анадола, където бедните и неуките имат нужда от песента на Чучулигата. Романът е филмиран през 1966 г. и 1986 г.
Reşat Nuri Güntekin (Istanbul, 25 November 1889 - London, 13 December 1956) was a Turkish novelist, storywriter and playwright. His novel, Çalıkuşu ("The Wren", 1922) is about the destiny of a young Turkish female teacher in Anatolia; the movie was filmed on this book in 1966, and remade as TV series in 1986. His narrative has a detailed and precise style, with a realistic tone. His other significant novels include Yeşil Gece ("Green Night") and Yaprak Dökümü ("The Fall Of Leaves")
Biography
His father was a major in the army. Reşat Nuri attended primary school in Çanakkale, the Çanakkale Secondary School and the İzmir School of Freres. He graduated from Istanbul University, Faculty of Literature in 1912. He worked as a teacher and administrator at high schools in Bursa and Istanbul, then as an inspector at the Ministry of National Education (1931). He served as the deputy of Çanakkale between 1933 and 1943 in the Turkish Parliament, the chief inspector at the Ministry of National Education (1947), and a cultural attaché to Paris (1950), when he was also the Turkish representative to UNESCO.
After his retirement, he served at the literary board of the Istanbul Municipal Theatres. He died in London, where he had gone to be treated for his lung cancer. He is buried at the Karacaahmet Cemetery in İstanbul.
I recommend this Turkish title to everyone who can find a translated edition... For those that can't, I have good news... There is a Turkish TV series based on this novel and it has just been acquired by Netflix... with English subtitles... called "Lovebird"... I really recommend it for watching, as the Turks make good drama TV shows like Brazilians...:) #mustread #mustwatch
I loved this book so much. Didn't think it was going to blow me away the way it did. Such a fantastic story and such a relatable main character. The writing is simply beautiful and all the characters are portrayed amazingly - you get a taste of each of their lives. Longer review to come definitely.
Pek çok kişide Çalıkuşu'nun yeri başkadır. Benim için de başka. Kaç kez okuduğumu hatırlamıyorum bile. Bana kitap okuma sevgisini aşılayan kitaptır Çalıkuşu.
Benim için Feride ile Kâmran aşkından ziyade Feride'nin bir kadın olarak kendi ayakları üzerinde durma ve birilerine faydalı olma çabası ön planda. Elbette ben de herkes gibi hâlâ "Ben Gülbeşeker'i çok, çok seviyorum de!" sahnesini gülümseyerek hatırlarım; fakat dediğim gibi Reşat Nuri'nin Feride'ye atfettiği rol çok daha başka bana göre. Ayrıca Kâmran, Türk edebiyatında sevmediğim erkek karakterler listesinde başı çekmekte, bunu da belirtmeden geçmeyeyim.
Aydan Şenerli mini dizisi de en başarılı kitap uyarlamamızdır diye düşünüyorum. Bir yıl önce Ankara DT'den sahnede izleme fırsatı da bulmuştum, o da apayrı bir keyif vermişti. Dilerim daha senelerce tiyatroya, sinemaya bir esin kaynağı olur!
I'm not a big romance fan, because I usually get bored if there is little action but this book is a notable exeption. It's a lifestory of a Turkish girl Faride, nicknamed Calikusu. In her life she faces hard work, poverty, war, death, but also friends, hope, faith and, of course, love. No doubt, that girl deserves her happy ending.
This entire review has been hidden because of spoilers.
Когато попаднах на „Чучулигата” в областната библиотека не подозирах какво държа в ръцете си. Вече бях чела „Листопад” покрай нараствалия до немай-каде-си интерес към турските сериали и не очаквах и тази книга на Решат Нури да е по-различна, въпреки, че се ползваше с много по-добра слава. И сега, в 3 часа вечерта, когато най-сетне затворих и последната страница и се чудя как за Бога да измисля достатъчно добро и точно ревю за тази книга, реших, че каквото и да правя, вероятно няма да успея да я опиша така както заслужава. „Чучулигата” е една буреносна, дива и същевременно изключително земна и най-вече човечна история. Тя отеква в душата на хора от всякакви възрасти, с всякакви различни вкусове за литература. Аз и баща ми сме отличен пример; и двамата, макар, че рядко се разбираме за книги, усетихме това чувство, като пламъче, което те изгаря отвътре. Не гледайте годината, в която е написана – през цялото време имах чувството, че чета книга от преди най-много 8 години, вместо 80. Не знам дали съм само аз, но цялата атмосфера много ми напомни тази на „Гордост и предразсъдъци”, въпреки че Джейн Остин никога не би успяла да пресъздаде дълбоката мъка и безброй емоции, така както само хората на Балканите могат. Като за накрая ще кажа само това – ако някой някога ме попита „какво мислиш за „Чучулигата” знам, че ще мога с усмивка да му кажа „това е една от най-добрите, най-лични книги, които някога съм чела”. Определено ще остане в съзнанието ми още дълго време.
Anasayfada rastgele bakınırken gördüm, buraya eklemediğimi fark ettim. Bu kitabın benim için büyük bir yeri var çünkü okuduğum ilk roman buydu. İkinci sınıftım, sınıf kitaplığındaki en kalın kitabı kaptım diye seviniyordum. O akşam ödev falan yoktu iyi hatırlıyorum, akşam yemeğinden sonra başlamış, gece geç saate kadar oturup el feneriyle yatağın içinde okumuştum. Tabi çok bir edebi anlam çıkardığım söylenemez ama sonuçta o yaşta okumak bile büyük bir şeydi benim için. Yarınsı bana inanmamışlardı hepsini bir gecede okuduğuma (öğretmenim bile) kitaptan sorular sormuştu. Bildim tabi ki hepsini. Var mı o göz bende? :D
Niye bu anekdotu anlatma gereği duydum bilmiyorum ama zaten kitabı eleştirmenin bir mantığı yok. Herkes biliyor Türk edebiyatında yazılmış en güzel kitaplardan biri olduğunu. Üzerine daha ekleyeceğim bir şey yok. Eser kendi kendini anlatıyor zaten.
Tamam, daha fazla saçmalamadan burada kesiyorum :D
This books is my all time favorite book, I have never read anything that changed my life as much and that I liked more than this. The story is capturing and sometimes heart breaking, but the main character manages to always keep strong, it tackles so many of everyday problems we face and has a great lesson that every person should learn. I have read this book more than 50 times now, and every time I still cry and smile and couldn't be happier, because the story is an amazing one and every person should read it, you will not regret picking up this peace of art.
Püff ne severim bu kitabı, okuduğum ilk aşk romanı olduğu için midir bilmem ama her okudugumda bir ayrı hüzünlenir, ayrı sevinirim. İlk okudugum sene tekrar tekrar okumuştum. Hala en sevdiğim romandır. İyi yazmış adam valla.
Divan roman o, ne baš tako lakom, životu Feride koja rano ostaje bez roditelja. Osuđena je na to da se seli iz jednog turskog sela u drugo i radi kao učiteljica. Često biva meta ogovaranje zbog svoje slobodne naravi i nevjerovatne ljepote. Neću pisati previše da nešto ne otkrijem budućim čitaocima ali od mene svakako preporuka :) veoma lijepo, emotivno i rekla bih poučno! Čujem tako neki dan od mame da je nekada davno bila uvrštena i u srednjoškolske lektire pa bi bilo lijepo da je opet vrate. Posebna preporuka za sve buduće učiteljice i nastavnice (kao što sam i sama ha ha) .
Atatürk'ün elinden bırakmadığı, en sevdiği roman diye okumak istiyordum.Yaptığı inkılapların etkisini o kadar güzel anlıyoruz ki.Bitirdikten sonra tekrar tekrar okumak istedim.
My first approach to turkish literature, and I loved it.
This novel is a masterpiece, very rich . The characters’ development and the plot progress is outstanding. It is filled with raw emotions. The main character is very unique, I love her so much.
I usually rate my books on the amount of tears I shed on,, And I wept a lot on this one.
-Mirat, namünasip bir halt yiyip, beni kızdırdığı zaman ben de ona, sen, ne Mirat’sın, ne Murat; ancak bir meretsin, derim.
Sen seni bil sen seni. Sen seni bilmez isen. Patlatırlar enseni.
İhtiyar adam, her defasında türkü söyler gibi, makamla yavaş yavaş: -Elinin körü, elinin körü. Hacı Kalfalar kaldırsın seni, diye söyleniyor; sonra bağırıyordu.
Romanas tikrai vertas visų jam skirtų pagyrų. Labai patiko, kad knygos veiksmas visai nenuspėjamas, skaitai ir visada būni įtrauktas į įvairiausius pagrindinės veikėjos Feridės nuotykius, išgyvenimus, jausmus. Manau nei vieno abejingo nepaliks Feridės išdidumas, drąsa, didelė širdis. Gal tik pabaiga buvo labiausiai nuspėjama, ji mažiausiai sužavėjo, bet tikrai nebuvo bloga. Puikiai tiks skaitytojui ieškančiam įdomaus turinio, stiprių emocijų ir gero laiko su knyga 🤍
“Şimdi söyle bana bakayım Kamran, gülbeşekeri beğendin mi?” Genç adam gülerek cevap verdi: “Beğendim.” “Sevdin mi?” “Sevdim.” “Bir daha söyle.” “Sevdim.” “Öyle değil, Kamran, ben gülbeşekeri sevdim, de.” Kamran bu çocukça ısrarı anlamayarak gülüyordu. “Ben gülbeşekeri sevdim.” Feride, gözlerinde, yanaklarında ateşler uçarak, utancından kirpikleri titreyerek yüzünü ona yaklaştırıyor, yalvaran bir çocuk gibi boynunu büküyordu. Dudaklarında tutuk nefeslerle: “Bir kere daha, Kamran, ben gülbeşekeri çok seviyorum, de.” Genç adam isteği verilmezse ağlayacak çocuklar gibi bükülen, titreşen bu dudaklara heyecanlı bir hayretle bakıyordu. Sebebini kendinin de bilmediği gizli bir teessürle titreyerek: “Ben gülbeşekeri çok seviyorum, senin istediğin kadar çok seviyorum,” dedi. 💖💖💖💖 Okuduğum en naif kitaptı! O kadar çok sevdim ki... Bunca zaman okumaktan korktuğum için çok pişmanım. Öyle akıcı, öyle samimi bir hikaye var ki başlamakla bitirmek bir oluyor bence. Tüm yoğunluğa, kitabı elime alamadığım zamanlara rağmen kitaptan asla kopmadım ve aynı heyecanla okumaya devam ettim her seferinde. Duygular öyle ince, öyle güzel işlenmiş ki satırlara, hissetmemek mümkün değil. Ben Gülbeşeker’i çok sevdim.💖
A fost una dintre cartile adolescentei mele, pe vremea cind imi imaginam vag ca o sa devin profesoara si eram mai mult sau mai putin fascinata de apostolat. Ei bine, Feride (Pitulicea) intrupa idealul meu, prin dedicatie, hotarire, lupta impotriva ideilor preconcepute si evident, marea ei dragoste pentru Kimran. Conceputa ca un jurnal al eroinei (vocea auctoriala apare doar in ultimele pagini ale romanului) cartea este totodata o descriere a Anatoliei intr-o perioada in care lupta dintre traditie si ideile novatoare era in toi. Cred c-am s-o recitesc.
Romanas meilės linija šildo širdį, kai bandai nekreipti dėmesio į moterų diskriminaciją, totalų patriarchatą, moterų sudaiktinimą. Kita kultūra - kiti papročiai. Nekreipiant dėmesio į gana banalią meilės istoriją, kai ir taip aišku, kaip viskas baigsis, įdomu skaityti apie pačią turkišką kultūrą, visuomeninius santykius.
I've read this book more than three times. I don't own it but my aunt has it on her bookshelf. It is a wonderful story about a girl growing up and experiencing love, broken heart and even naiveness. Calikusu, thus called after a bird for her endless energy and beauty, is an orphan. She lives with her aunts and uncles and is finally engaged to his cousin. She loves him in her pure-hearted way but the age gap leaves her at school while he is away for work in a foreign country. Little before the wedding a woman comes and tells he cheated on her and asks in the name of her friend for Calikusu to set him free. That she does and leaves the house and her family, leaving only a note behind. Years pass, we can follow her growing up, experiencing difficulties and a loss of a child - though single, she adopted a neglected girl. She then meets a kind older doctor whom she marries. After the death of her husband, Calikusu finally returns to her family. They have missed her, looked for her, blamed her former bethored. But now Calikusu is back, though sadder, more weary. But the kind doctor has made a gift before his death - he reveals Calikusus secrets to her family and thus they trap her- this time in a loving marriage.
This entire review has been hidden because of spoilers.
Never thought I would enjoy a romantic story, a novel about love. But oh my stars, did I love this book. This novel made me cry, smile and experience all the feelings you're supposed to feel reading such a book. The main heroine was really, really nice and I liked her a lot. She felt real (except for her beauty, maybe) and alive. She had her flaws, but she was good and kind, such a lovable character. Doctor, oh doctor! Even though we got to see him pretty much only in last two parts of the book (which were kinda small), I loved him a lot. He was a friend and a father to our Feride. He was one of the best characters in all creation. I adored him. I can't say I liked Kamran a lot. He was okay, I guess, but I never really rooted for him or understood him. I pretty much felt the same way about him as doctor did. But, he was her choice, so we can't do anything about it. He was, after all, madly in love with her, that's probably why I accepted him. Overall the book is soo good and I don't regret reading it one bit.
Mükəmməl bir əsər. Təxmini olaraq 9-10 yaşım olanda oxumuşdum və ondan sonra dəfələrlə oxumuşam. Normalda kitabları təkrar oxumağı sevməsəm də bu kitabın yeri məndə ayrıdır. Məzmunundan bəhs etməyimə ehtiyac yoxdur məncə, kifayət qədər tanınmış bir əsərdir. Sadəcə kitabı oxumayıb filmi və serialı ilə kifayətlənənlər məncə mütləq kitabına şans verməlidirlər. Bu kitaba əsaslanaraq çəkilən heç bir ekran əsəri kitab qədər müvəffəqiyyətli deyil. Reşat Nuri Güntekinə heyran olmamaq mümkün deyil. Əslində kifayət qədər qəmli hadisələri elə maraqlı və yumoristik bir dillə təsvir edib ki insan bir tərəfdən gülərkən, digər tərəfdən kədərlənir. Oxuduğum kitablarda ən çox sevdiyim qadın başrollardan biri də təbi ki Fəridədir. O zamanın şərtlərinı meydan oxuyan, özü öz ayaqları üstündə durmağa çalışan və bunu bacaran gənc bir qadın. Məncə kitabın mesajı da çox güclüdür, xüsusilə qadınların təhsil almasına, cəmiyyətdə yer tutmasına qarşı gəlinən bir zamanda bu qədər güclü bir obraz yaratmaq və bu qədər sevilmək çox böyük nəaliyyətdir.
Като се има предвид, че книгата е написана точно преди един век, ме изненада с това , че се чете доста лесно и бързо. Заслужено си е пробила път през времето. Много години я отлагах и приемах със съмнение, още повече , че бягам като дявол от тамян , от турски сериали . Това , което ме притеснява, че нашите съседи , не са избягали далече от начина си на живот. Другата голяма изненада е , че това крехко момиче , си е позволило да се опълчи на всички ограничения и да се бори само , за живота и идеалите си. Разбира се , имаше и много досадни неща, стила все пак е доста архаичен. Но си заслужава да се прочете.
O kadar güzeldi ki!! Kitap boyunca adeta ruhum okşandı, mutlu oldum. Son kısımları gözlerimden kalp fışkırtarak "Allah'ım çok güzel!" diyerek okudum. Tadı damağımdan kolay kolay gitmeyecek muazzam bir kitaptı. Bitirdikten sonra ah keşke yüz yıl kadar önce doğsaymışım da böyle ince ruhlu insanlar arasında bulunabilseymişim dedim. Her şeyiyle çok güzeldi. Mutlaka okuyun. Aradan biraz zaman geçsin ben de tekrar okuyacağım. Ne kadar okursam okuyayım bıkacağımı hiç sanmıyorum.
Įvairialypė, be galo jausminga vienos merginos gyvenimo istorija.
Feridė – Stambule augusi kilminga mergina, kurią nelaiminga meilė paskatina palikti gimtuosius namus. Feridės tikslas yra tapti savarankiška, savimi pasirūpinti galinčia moterimi ir pamiršti praeitį, tačiau ji nežino, ką turės nuveikti, kad tai pasiektų, toli į priekį ji negalvoja. Feridė čiumpa kiekvieną jai suteiktą pragyvenimo šaltinį ir per gyvenimą keliauja tarsi vėjo mėtomas lapas. Taip ji aplanko įvairias vietoves, patiria galybę nuotykių, tačiau taip pat yra vėl ir vėl skaudinama vis naujų, jos kelyje pasitaikiusių žmonių.
Visuomet nedrąsiai imu klasikos knygas, tačiau neretai po to stebiuosi – kodėl taip ilgai delsiau? „Čiauškutę“ man rekomendavo labai daug žmonių ir tikrai suprantu kodėl. Joje susipina begalybė skirtingų vienišos merginos emocijų ir išgyvenimų, joje yra ir kelionių dvelksmas Feridai blaškantis po jai nepažįstamus Turkijos kraštus ir taip pat daugybė meilės į kurią pažvelgta iš įvairiausių kampų. O ir pati Feridė buvo labai įdomi, žavėjo savo charizma, stiprumu ir nenurimstančia energija! Visgi buvo momentų, kai istorija man šiek tiek prailgo ar kai veikėjų poelgiai atrodė keisti. Gabūt, tam įtakos turėjo tai, kad knyga parašyta gana seniai ir nuo tada žmonių požiūris į moterų savarankiškumą, smurtą šeimoje ir kitas temas smarkiai pasikeitė. Vienaip ar kitaip, manau, kad tai tikrai turtinga knyga galinti sujaudinti daugelio skaitytojų širdis!
Rekomenduoju visiems ieškantiems spalvingos, jautrios gyvenimo istorijos bei mėgstantiems domėtis kitų šalių kultūromis. 😊
I liked Resat's ideas, but sometimes Feride's behavior tends to be annoying: her irony, her childish behavior are a little too much. Also, the story is full of small details, which are a bit useless, looking more generally at the novel, and it makes the reading process a bit heavy. I think the conclusion, after Feride's diary is finished, is the best written part of the book. The details are reasonable, the plot develops faster and grabs the reader. 4 stars from me only for the great end of the book, including the doctor's letter to Kamran.
Помня, че беше мелодраматично и поетично написана, в онзи типичен за началото на 20-ти век стил, възхваляващ житейската невинност като добродетел и двигател за промяна към по-добро. Имаше голямо романтично недоразумение, съчетано с непропорционално уважение към твърде нетолерантните и враждебни роднини. Но тогава обществото е било такова, както и семейството. Самата история беше много мила, и по своему порядъчно бунтовна за епохата. Но, с ръка на сърцето, никакви детайли от сюжета не съм запомнила.